Yıkıntıların arasından sesleniyoruz. Birbirimizi yalnız ve çaresiz bırakmayacağız. Yeni bir yaşam kurmak için örgütleniyor, bir araya geliyor ve dayanışmayı büyütüyoruz… Depremden etkilenen Defneliler 26 Şubat akşamı Sevgi Parkı’nda yaptıkları bir toplantıyla Yaşam Meclisi’ni kurduklarını bu sözlerle duyurdu.
Defne, depremden sonra devletin yalnızca ilk üç gün değil, üç hafta neredeyse hiç uğramadığı bir ilçesi Hatay’ın. “Neredeyse” diyoruz, çünkü ara ara askeri araçlar, jandarma geldi. Ancak iktidar partisinin seçimlerde tek haneli oy oranlarıyla yetindiği bu ilçede deprem sonrası kriz, koordinasyon ve dayanışma masaları devlet kurumları değil sosyalistler tarafından kurulmuştu. Hatta jandarma da getirdiği yardımları bu masalara teslim ediyor, jandarma erleri ve polisler de yemek, su gibi ihtiyaçlarını bu noktalardan karşılıyordu.
Halkevleri’nin depremin ikinci günü Dayanışma ve Koordinasyonu Noktası’nı kurduğu Sevgi Parkı’na daha sonra AFAD çadırları getirilmiş; ancak jandarma çadırları kurduktan sonra içlerine eşya bırakmadan, kimin nasıl yerleşeceği ve yaşamını burada nasıl sürdüreceği konusunda tek söz söylemeden çekip gitmişti. Başka gelen de olmamıştı.
Sokakta bırakılan depremzedeler birbirlerini haberdar ederek geldi yerleşti bu boş çadırlara. Çadırlarında onları ilk ziyaret edip ne durumda olduklarını ve neye ihtiyaç duyduklarını soran devrimciler oldu. Devrimciler çadır çadır gezdi, ihtiyaçları tespit etti. “Yardım” değil “dayanışma” diyorlardı yaptıkları işe ve depremzedeleri geçici olarak yerleştikleri bu parkta hayatı birlikte kurmaya çağırıyorlardı. Jeneratörlerle elektrik veriliyor, aşevinde yemek çıkarıyor, hijyen ve gündelik kullanım malzemeleri dağıtılıyor, revirde basit tıbbi müdahaleler ve ilaç desteği sağlanıyordu, sağlıkçıların yanı sıra hukukçular ve mühendisler bilgilendirme yapıyor, tüm bunlar depremzedelerin de bizzat katıldığı gönüllü bir emekle organize ediliyordu.
Bu geçici konaklama merkezinde bir kolektif hayat oluşmaya başlayınca, “meclisleşelim” dediler. Yani parkta birlikte yaşayanlar, birbirlerini yalnız ve çaresiz bırakmayacak, ihtiyaçlarını ve olanaklarını paylaşmak, sorunlarını dile getirmek, bunlara çözümler geliştirmek için toplanacak, tartışacak, birlikte karar alacak, birlikte hareket edeceklerdi.
Hemen iki gün sonra, depremden tam yirmi üç gün sonra devrimcilerin dayanışma noktalarını ve çadırlardaki halkı zorla tahliye etmek için parka gelen OHAL Vali Yardımcısı Harun Kaya’nın ve beraberindeki “Terörle Mücadele” polislerinin, baltayı vurduğu taş işte o Yaşam Meclisi oldu.
Sevgi Parkı’ndaki depremzedeler, Kaya ve beraberindeki polisler saldırgan tutumlar sergileyince, “Biz enkaz altındayken neredeydiniz?”, “Bize bunlar yardım ediyor. Siz devletsiniz bize şiddet uygulamaya hakkınız yok. Bizim evlerimiz yıkıldı. Bize yardım eden bunlar; yardım ediyor, yemek veriyorlar” diye tepki gösterdi. Kaya ve polisler daha sonra depremzedelerin “Hadi gidin, istemiyoruz sizi” seslenişleri arasında Sevgi Parkı’nı terk etti.
Depremzedeler parktan OHAL Vali yardımcısının istediği zamanda değil kendi istedikleri zamanda ve biçimde çıktı. Devrimcilerle birlikte Defne’nin farklı mahallelerine Yaşam Meclisi deneyimini götürdüler. Bütün zorluklar ve imkansızlıklar karşısında, kendi hayatlarını ele almak üzere birlikte hareket etmenin gerekliliğini ve gücünü biliyorlar.
OHAL Vali Yardımcısı Harun Kaya, kendine özel konforlu bir konteynerde kaldığı ifşa olunca, bu olayın ardından on gün geçmeden Hatay’dan sürüldü.
Depremzedelerle aynı yaşamı paylaşan devrimciler ve Yaşam Meclisleri hala orada…